06 Aralık, 2020

Linç


İğrenç linç girişimleri yaşanıyor gözümüzün önünde.

Ömrünü Kur’an, tefsir, siyer, hadis vb. ilimlere adamış insanlar, kadim tartışmaları günümüze taşıyor, ulaştıkları sonuçları çeşitli platformlarda anlatıyorlar. Vardıkları sonuçların neler olduğunun bence hiç önemi yok.

Onların okuduğu, ulaştığı kitapları ve kaynakları bırakın okumayı adlarını bile bilmeyen kalabalıklar hep birden katılıyorlar bu linç girişimlerine. 

Mahiyetini dahi bilmedikleri tartışmalarda hocalara nasıl inanmaları, nasıl düşünmeleri gerektiğini dikte ettirmeye kalkışıyorlar.

Kendileri gibi inanmayanlara hayat hakkı tanımayacaklarını bildiriyorlar.

Ve maalesef "başarılı" da oluyorlar.

27 Haziran, 2020

Ey ulu hocalar

Ey ulu hocalar...

Sözüm size

Kur'an açık anlaşılır bir kitaptır diye biliyorduk. Sayenizde anlaşılması zor bir kitap olduğunu öğrendik. 

Anlaşılabilir bir kitap olduğuna inandığımız için her okuduğumuzda bir sürü soruya cevap bulabiliyorduk. Kur'an bize açık ve anlaşılır geliyordu. Hiç de sizin dediğiniz gibi akademik bir metin gibi gelmiyordu bize. 

26 Haziran, 2020

Tevrat ve İncil...

Geleneksel olarak müslümanlar Tevrat ve İncil'in muharref yani tahrif edilmiş kitaplar olduğu görüşündedirler.

Aynı geleneğin devamı mahiyetindeki dinlerin mensuplarının kendi kitaplarını yüceltmelerini ve kendilerinden önce gelen kitapların geçerliliklerini yitirdiğini söylemeleri veya bu şekilde düşünmeleri doğaldır. 

Bununla birlikte Kuran'da Tevrat ve İncil'le ilgili olarak geçen ayetlere bakıldığı zaman durumun biraz farklı olduğu görülecektir. (Tevrat ve İncil'le ilgili olarak Kur'an'da geçen ayetlerin bir kısmına dipnotta yer verilmiştir.)[1]

Dine dair iki yorum...

İslam nedir, nasıl bir dindir? sorusuna muhatabınızın kim olduğuna bağlı olarak birden çok cevap alabilirsiniz. 

Bu cevaplar aslında bir anlamda İslam hakkındaki farklı yorumlardır ve tarihsel koşullardan etkilenmektedir.

Bu soruya verilecek ilk cevap, hatta en eski ve en yaygın cevap (yorum da diyebiliriz) geleneksel din anlayışına aittir. 

25 Haziran, 2020

Çekmediğimiz acının türküsünü söylemedik

- Bu kadar güzel, bu kadar içten türküleri nasıl yaptınız? Nasıl oldu da bu kadar güzel türküler ortaya çıktı? diye sorulunca Neşet usta diyor ki;

- Çekmediğimiz acının türküsünü söylemedik... 

Bu, onu ve türkülerini anlatan en güzel cevaplardan biri bence. Hepsinin gerçek bir acıya dayanması. Hepsi samimi, içten gelen duyguların ifadesi. Türkü olsun diye yazılmış şeyler değil.

Turnanın Günlüğü de öyle. Samimi, içten duygu ve düşüncelerin ifadesi. İnanarak yazılan şeyler.

Onun için Turnanın Günlüğü'nü oku. 
Yüreğine dokunan bir şeyler mutlaka bulursun.


20 Haziran, 2020

Batının zihnindeki İslam peygamberi

Cemil Meriç şöyle diyor:
Bütün Kur'an'ları yaksak. bütün camileri yıksak, Avrupalının gözünde Osmanlıyız; Osmanlı, yani İslam. Karanlık, tehlikeli, düşman bir yığın! (Umrandan Uygarlığa, s.9)
M. Watt da Hz. Muhammed Medine'de adlı eserinde Batının Hz. Muhammed'e yaklaşımı konusunda bir gerçeği teslim ediyor:
Dünyadaki bütün büyük adamlar arasında, hiç kimse Hz. Muhammed kadar karalanmamıştır. ...Orta Çağ savaş propagandası, gerçeklerden kopuk olarak, ‘büyük düşman’ kavramını inşa ediyordu. Bir noktada, Hz. Muhammed karanlıklar prensi Mahound’a dönüştürülmüştü. On birinci yüzyıl civarında, haçlı ordularında, İslam ve Müslümanlar hakkında mevcut olan düşünceler, moralleri bozan bu tür maskaralıklardı. Haçlılar düşmanlarının en kötüsünü beklemeye şartlandırılmışlardı ama onlar arasında çok sayıda şövalye ruhlu insanı görünce, kendi dinlerinin yetkilileri hakkında şüphe etmeye başladılar. Muhterem Peter’in Hz. Muhammed ve dini hakkında daha doğru bilgiler yayma sürecini başlatması bu durumla baş etmek içindi. Ondan bu yana, özellikle de son iki yüzyıl içinde, çok şey başarıldı. Ancak eski ön yargıların çoğu hâlâ ortalıkta dolaşmaktadır. (Hz. Muhammed Medine'de s. 374)

15 Haziran, 2020

Batının günahları

İslam dünyasında yoğun bir Batı düşmanlığı var.

Bunun haklı sebepleri var. Özellikle son iki yüzyılda İslam dünyasının, müslüman halkların bizzat yaşadığı olaylar, tecrübeler bu düşüncelerin oluşumundaki en önemli sebepleri oluşturmaktadır.

Batının günahları çok büyük. Özellikle sömürgecilik dönemi müslümanların hafızasında canlılığını korumaktadır ve kolay kolay da silineceğe benzemiyor.

Bu haklı tepkinin yanında bir de Batıda gelişen bilimsel, sanatsal ve teknolojik birikim var.

Sadelikten giriftliğe...

Kur'an'ın nasıl bir topluma hitap ettiği, kimleri muhatap aldığı, muhataplarının nitelikleri zaman zaman tartışma konusu olmaktadır.

Kanaatimce Kur'an felsefi bir kitap ve felsefi kuramlar bütünü değildir. Dolayısıyla muhatapları da filozoflar değildir.

Kur'an bir hukuk kitabı değildir. İçinde hukuki nitelikte pek çok ayet bulunmakla birlikte, hukuki bir metin değildir. Dolayısıyla muhatapları hukukçular değildir.

05 Haziran, 2020

Kolay ve anlaşılır kitap...

Vahiyle doğrudan muhatap olmayışımız Kur'an'ı anlama konusunda bize bazı zorluklar çıkarıyor.

Sahabe için böyle bir zorluk yoktu kuşkusuz. Onlar, ortalama herhangi bir insanın rahatlıkla anlayabileceği mesajlarla muhatap oldular. 

Bildiğimiz kadarıyla dil, kültür, bilgi vb. açılardan gelen mesajları anlama konusunda bir sorun yaşamadıklarını söyleyebiliriz. 

25 Mayıs, 2020

Kur'an'daki peygamber

Yine bizim neslin anlayamadığı hususlardan bir örnek...

Son 50-60 yılda egemen olan anlayışa göre geleneksel "peygamber" anlayışı ile Kur'an'daki peygamber anlayışı arasında bazı farklar var. 

Bu anlayışa göre, Kur'an'da ortaya konulan peygamber "ben de sizin gibi bir beşerim, ancak bana ilahınızın bir tek ilah olduğu vahyediliyor" (Fussilet/6; Kehf/110) diyen bir peygamber. Kendisinden mucize talep edenlere karşı çıkan bir peygamber.

Anlamadan okumak

"Marfa İgnatyevna'nın söylediğine göre kocası, çocuğu mezara bırakalı beri kendini daha çok "dine vermiş", çoğu zaman kendi kendine, sessizce, her seferinde gümüş çerçeveli iri, yuvarlak gözlüğünü takarak Çetyi Minei* okumaya başlamıştı. Yüksek sesle ender olarak, ancak Büyük Perhiz ayında okurdu. Eyübün Kitabını severdi; bir yerden kutsal Peder Suriyeli İsak'ın hikmetleriyle vaazlarını bulmuştu. Bunları yıllardır, ısrarla, herhalde hiçbir şey anlamadan okuyor ve belki de bu yüzden kitabı büsbütün seviyor, değer veriyordu" (Dostoyevski, Karamazov Kardeşler, İstanbul, 2007, s. 120. Son cümledeki vurgu bana aittir. SK).

Bizim neslin ömrünün önemli bir bölümünde Kur'an'ın anlaşılmasına ilişkin çabalar, çalışmalar ağırlık kazanır. 

24 Mayıs, 2020

Kelimelerin kökeni

17 Mayıs 2020

Kelimelerin kökeni

Kur'an çalışmalarında sıkça rastlanan yöntemlerden biri bu. Kelimelerin sözlüklerdeki anlamlarını sıralamak ve buradan bir sonuca ulaşmaya çalışmak. Bu mutlaka yapılması gereken bir çalışma hiç kuşkusuz. 

Ne var ki bu tür çalışmalarda bazen bir kaosa da sürüklenebiliyoruz. Birbirinden çok farklı anlamları bir potada eritmek mümkün olamıyor. 

Akıl kelimesi

21 Mayıs 2020

"Akıl" kelimesi

 Kur'an'da "akıl" kelimesi isim olarak geçmiyor, kelime tarif de edilmiyor, zira tarifi gerektirecek bir durum yok. Muhataplar neyin kasdedildiğini anlıyorlar. "Akletmek" şeklindeki fiil (عقل='aḳale) ise 49 yerde geçiyor.

Bu kullanımların çoğunda "akletmiyor musunuz?" "aklınızı kullanmıyor musunuz? vb. şeklinde kullanımlara rastlanmaktadır.

09 Ocak, 2020

Şirazlı Türk Güzeli

İnternette son zamanlarda dolaşan kısa bir İran filmi var. Bir buçuk dakikalık bu film ödül de kazanmış. Ne söylediğini anlamasanız da filmi izlediğinizde mesajı anlayabiliyorsunuz. Bazen mesajı anlamak için dil bilmek bile gerekmiyor. Tıpkı Gönül Yarası'nda  Dünya’nın “bu türküyü anlamak için Kütçe bilmek mi gerekir ağabey?” demesi gibi. 

Film kısaca şöyle: 

Yaşlı bir adam ve eşi yoğun bir trafikte arabada gidiyorlar. Kadının kucağında çiçek var. Belli ki adam eşine çiçek vermiş. Adam bu arada kadına bir şeyler söylüyor. Şiir gibi bir şey. Kadın adamı ikaz eden bir şeyler söylüyor. Adam arabayı durduruyor ve o söylediklerini tekrarlamaya çalışıyor. O arada yandaki arabada tartışan iki genç (muhtemelen karı koca) dikkatlerini çekiyor. Yine bu arada bir çocuk gelip adamdan bir şeyler istiyor. Adam da veriyor. Sonra çocuğu çağırıp eşinin kucağındaki çiçeği yandaki arabada tartışan çifte vermesini istiyor. Çocuk da çiçeği alıp tartışmakta olan çifte veriyor. Yaşlı adam ve tartışmakta olan adam göz göze geliyorlar. Tartışan çift mesajı almış oluyor. 

01 Ocak, 2020

Hüzün ve Coşku

1 Ocak 2020 İstanbul

Yazacak ne çok şey var. 

Bu aslında bir hüznün hikayesi. Acının, yenilginin. Dert ve ızdırabın. 
Nerden başlamalı bilmiyorum.
Anlayan birisi çıkar mı Allah bilir. Bir işe yarar mı ondan da kuşkuluyum. Yıllar sonra belki biri okur ve kendi hayatıyla bir paralellik kurar. İşte bu benim hikayem, bizim hikayemiz diyebilir. Bilmiyorum.

Bir anlamda bu bir coşkunun da hikayesi. Müthiş hazların, sevinçlerin, mutlulukların.