Kur'an'ın nasıl bir topluma hitap ettiği, kimleri muhatap aldığı, muhataplarının nitelikleri zaman zaman tartışma konusu olmaktadır.
Kanaatimce Kur'an felsefi bir kitap ve felsefi kuramlar bütünü değildir. Dolayısıyla muhatapları da filozoflar değildir.
Kur'an bir hukuk kitabı değildir. İçinde hukuki nitelikte pek çok ayet bulunmakla birlikte, hukuki bir metin değildir. Dolayısıyla muhatapları hukukçular değildir.
Kur'an bir tarih kitabı da değildir. İçinde bazı tarihi olaylara işaret olsa da, amacı tarihi olayları anlatmak değildir. Dolayısıyla muhatapları tarihçiler de değildir.
Kur'an elitlere, seçkinlere hitap eden bir kitap değildir.
Kur'an sadece entellektüeller, okumuşlar için indirilmiş bir kitap değildir.
Kur'an o günün Mekke ve Medine'sinde (ve biraz daha genişletecek olursak Arabistan'ında) yaşayan sıradan insanların rahatlıkla anlayabilecekleri bir kitaptır.
Dolayısıyla o toplumda yaşayan, toplumun hangi kesiminde olursa olsun kolaylıkla anlayabilecekleri sadelikte bir kitaptır.
İçinde o günün insanının anlayamayacağı nitelikte, gizli, şifreli mesajların bulunmadığı, o günün insanının hayatına, diline, kültürüne asla yabancı olmayan kolaylıkta, açık ve anlaşılır bir kitaptır.
Zorluk şuradadır: Daha sonraki dönemlerde, ayetlere, kelimelere farklı anlamlar yüklenmiştir. Kelimeler kavramlara dönüşmüş, anlamları zenginleşmiştir.
Daha sonraki dönemlerde yaşanan bu anlam genişlemesi ve genişletmesi, üzerinde ayrıca durulmayı gerektiren bir süreçtir. Bunun haklı ve zorunlu sebepleri olabilir. Ancak bunlar ayrı bir yazı konusudur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder