20 Haziran, 2020

Batının zihnindeki İslam peygamberi

Cemil Meriç şöyle diyor:
Bütün Kur'an'ları yaksak. bütün camileri yıksak, Avrupalının gözünde Osmanlıyız; Osmanlı, yani İslam. Karanlık, tehlikeli, düşman bir yığın! (Umrandan Uygarlığa, s.9)
M. Watt da Hz. Muhammed Medine'de adlı eserinde Batının Hz. Muhammed'e yaklaşımı konusunda bir gerçeği teslim ediyor:
Dünyadaki bütün büyük adamlar arasında, hiç kimse Hz. Muhammed kadar karalanmamıştır. ...Orta Çağ savaş propagandası, gerçeklerden kopuk olarak, ‘büyük düşman’ kavramını inşa ediyordu. Bir noktada, Hz. Muhammed karanlıklar prensi Mahound’a dönüştürülmüştü. On birinci yüzyıl civarında, haçlı ordularında, İslam ve Müslümanlar hakkında mevcut olan düşünceler, moralleri bozan bu tür maskaralıklardı. Haçlılar düşmanlarının en kötüsünü beklemeye şartlandırılmışlardı ama onlar arasında çok sayıda şövalye ruhlu insanı görünce, kendi dinlerinin yetkilileri hakkında şüphe etmeye başladılar. Muhterem Peter’in Hz. Muhammed ve dini hakkında daha doğru bilgiler yayma sürecini başlatması bu durumla baş etmek içindi. Ondan bu yana, özellikle de son iki yüzyıl içinde, çok şey başarıldı. Ancak eski ön yargıların çoğu hâlâ ortalıkta dolaşmaktadır. (Hz. Muhammed Medine'de s. 374)
Gerçekten Batının zihninde canlandırdığı peygamber imajı maalesef uzun yıllar Orta Çağ zihniyetinin izlerini taşımıştır ve bunun tümüyle silindiğini söylemek mümkün değildir.
Haksızlık etmeyelim, Watt'ın da belirttiği üzere bu dil de değişiyor. Nitekim son iki yüzyıl içinde çok şey değişti. Bu dilin ve üslubun giderek yumuşadığı ve Hz. Peygambere karşı daha insaflı değerlendirmelerin yapıldığı bir gerçek. Orta Çağın Hz. Muhammed tasviri ile 20. yüzyıldaki Hz. Muhammed tasvirinin aynı olduğunu söyleyemeyiz. 
Tabii ki Batılıların tümüyle bizim gibi düşünmelerini, Hz. Muhammed'i bir anda göklere çıkarmalarını bekleyemeyiz, ama onu değerlendirirken Orta Çağın dilini, savaş ortamının acımasız anlayışını, kitleleri coşturmak için yapılan hamaseti bırakmasını ve Hz. Muhammed'in ortaya koyduğu mesaj, aksiyon ve ahlaki tutum konusunda daha insaflı olmasını bekliyoruz sadece. 
Ne yazık ki bu dil siyasi gelişmelerden ve gerilimlerden etkileniyor. Ne zaman ki İslam dünyası ile Batı arasında siyasi gerilim artıyor, kullanılan dil ve üslup da insaf ölçülerini aşıyor, acımasızlaşıyor. Aklın, mantığın ve izanın sınırlarını zorluyor.
Maalesef 12 Eylül sonrası ortamda Batının İslam'a, Müslümanlara ve Hz. Muhammed'e yaklaşımı yeniden ve daha sert biçimde Orta Çağın gergin ve hakaretamiz diline döndü. Hiç kuşku yok ki, İslam dünyasından pek çok kimse ve yaşanan bir kısım olaylar da bu anlayışı destekledi, bu ortamın gelişmesine yardımcı oldu.
Batıdaki İslam ve Hz. Muhammed imajının düzeltilmesi için Müslümanlara ve Müslüman alimlere, akademisyenlere büyük iş düşüyor. Bu şiddet dilinin kimseye faydası yok. O nedenle, Batılının anlayacağı şekilde, doğru bir İslam ve peygamber anlayışının ortaya konulması elzemdir. 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder