Vahiyle doğrudan muhatap olmayışımız Kur'an'ı anlama konusunda bize bazı zorluklar çıkarıyor.
Sahabe için böyle bir zorluk yoktu kuşkusuz. Onlar, ortalama herhangi bir insanın rahatlıkla anlayabileceği mesajlarla muhatap oldular.
Bildiğimiz kadarıyla dil, kültür, bilgi vb. açılardan gelen mesajları anlama konusunda bir sorun yaşamadıklarını söyleyebiliriz.
Eğer anlamadıkları bir kelime, kavram veya olaydan söz edildiği takdirde bunu sorabilecekleri bir peygamber vardı karşılarında.
Oysa bugünün insanı aradaki 15 asra yakın bir farkla metni anlamaya çalışıyor. 15 asırlık bir birikim. 15 asırlık bir mesafe de diyebiliriz buna.
Dolayısıyla bugünün insanının anlama konusunda pek çok sorunu var.
Sorunun kaynağı Kur'an değil, bu 15 asırlık mesafe diyebiliriz. Bu 15 asırlık mesafede olay bilgisi kayboldu, karıştı, Kur'ani kelimelere yeni anlamlar yüklendi, bağlamlarından kopartılarak kavramlaştırmalar yapıldı, yani dil de değişti.
Dolayısıyla Kur'an'ın kolay ve anlaşılır olduğuna dair Kur'ani ifadeler ancak o günkü muhataplar için geçerlidir. O olayların içinde yaşayan insanlar açısından Kur'an kolay anlaşılır bir kitaptı. Ama aynı şeyi bugünün insanı için söylemek zor.
Ana dili Arapça olanlar için bile bu böyle. Çünkü metni anlayabilmek sadece bir "dil" sorunu değil. Olay bilgisi, yapılan atıflardan kimlerin kastedildiği vs. son derece önemli sorunlar olarak karşımıza çıkıyor.
Evet Kur'an kolay ve anlaşılır bir kitap, ama sadece ilk muhatapları için böyle. Sonraki nesillerin metni doğru anlayabilmesi için belli çalışmalara, dil yanında olay bilgisine de ihtiyaç var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder