12 Temmuz, 2025

Sonuna Kadar Tartışma

Şimdilerde biraz tavsamış olsa da bir dönem din adamlarının, ilahiyat hocalarının televizyonlarda tartışmaları oldukça revaçtaydı, ilgi çekiyordu. Dine, dini konulara, tartışmalı konulara, modern hayat ile İslam arasındaki ilişkilere, günümüzdeki İslami meselelere dair oldukça hararetli konuşmalar ve tartışmalar yapılıyordu. Bu kanalları en etkili şekilde kullananlardan birisi de sanırım merhum Yaşar Nuri Öztürk’tü.

Aslına bakılırsa televizyonun yaygınlaşması, tek kanallı, devlet televizyonlarının hakim olduğu yapıdan çok kanallı ve özel televizyonların yaygınlaştığı döneme geçilmesiyle birlikte, bu kanallar dini cemaatler, tarikatlar, ilahiyat hocaları tarafından birer tebliğ aracı, tebliğ imkanı olarak görüldü.

Fırsatını bulanlar kendi düşüncelerini bu kanalları kullanarak anlatmaya, bu yolla geniş kitlelere ulaşmaya çalıştılar. Tebliğ İslami bir emirdi ve bu emir yerine getirilmeliydi. Giderek cemaatler, tarikatlar kendi kanallarını kurmaya başladılar ve kendi kitlelerini bu yolla eğitmeye, cemaat ve tarikat içi dayanışma ve birlikteliklerini sağlamaya çalıştılar. Çok sayıda radyo ve televizyon kanalı kuruldu, özellikle Anadolu’da bu yayınlar etkili olmaya da başladı.

Televizyon tartışmalarının ana ekseni esas itibarıyla modernizm ile İslam arasındaki çatışma üzerindeydi denebilir. Bir tarafta modern hayat içinde Müslüman olunabileceğini, İslami hayat tarzı ile modernizmin uzlaşabileceğini savunan hocalar, öteki tarafta ise geleneksel İslami anlayışlara sahip olan, geleneği savunan, modernizmin imkanlarından yararlansalar da modernizme zahiren karşı görünen hocalar vardı.

Bir başka açıdan bakıldığında bir tarafta modern hayatın zorlamaları karşısında İslami kuralları günün şartlarına göre değiştirmeyi öneren “modernist” hocalar, diğer tarafta ise geleneksel anlayışı bugün aynen uygulamayı öneren ve modernizme asla “taviz vermeyen” hocalar…

Bazen bir tarafta “Kur’an bize yeter” diyen, Kur’an’daki İslam’ı savunan modern hocalar, öte yanda geleneği tavizsiz öneren, hadisleri, klasik İslam anlayışını, “Ehli Sünnet”i savunan hocalar…

Giderek tartışmaların tadı kaçtı, seviye düştü, taraflar birbirlerini suçladılar, bu suçlamalar tekfire kadar vardı.

Tüm bu tartışmaların sonunda, hocalara olan güven azaldı, birliğe hizmet edeceği düşünülen televizyon ve radyo yayınları daha fazla ihtilafa yol açtı, insanlar hayal kırıklığına uğradı.

Oysa hocalar televizyona çıkacak, İslami hakikatleri anlatacak, böylece tebliğ faaliyeti gerçekleşmiş olacak ve İslam’a olan ilgi ve yöneliş artacaktı.

Ne var ki durum hiç öyle olmadı. Ne kitleler İslam’a yöneldi ne de İslam’a olan ilgi arttı. Aksine hocalara güven azaldı, tartışmaların tadı kaçtı, programlar izlenmez oldu.

Neden böyle oldu? Hocalar neden itibar kaybetti? Bu dini tartışma programları neden izlenmez oldu?

Bir kısım hocalar bu tarz tartışmaların televizyonda yapılmasını doğru bulmadılar. Onlara göre bu tarz hassas konular kitlelerin önünde tartışılmamalıydı. İlim erbabı kendi aralarında tartışmalıydı.

Oysa kanaatimce gerçek anlamda ciddi tartışmaların yapıldığı söylenemez. Henüz işin çok başındayız. Çağın önümüze yığdığı sorunlar çok büyük. Bunlar açıkça, korkusuzca tartışılmadan bir yere varmamız mümkün değil. Gerekirse kaş göz yarılmalı ama meseleler en derin şekilde ve açıkça tartışılmalıdır. Karşı karşıya olduğumuz meselelerin büyüklüğü karşısında korkacağımız şeylerin hiçbir önemi yoktur.  

Kaldı ki dini tartışmalar açısından yaşadıklarımızın benzerlerine deprem uzmanları ve sağlık uzmanları arasında da şahit olduk.

1999 depreminden sonra televizyona çıkan deprem uzmanı hocaların görüşlerinin birbirlerinden ne kadar farklı olduğunu gördük ve bu tartışmalar halen devam ediyor. Kimi hocalara göre İstanbul depremi yakın ve mutlaka olacak, kimilerine göre ise artık öyle bir tehlike kalmadı, olsa da çok büyük olmayacak. Birbirine zıt görüş ve değerlendirmeler. Tüm toplum hayatımızı derinden etkileyecek bir konuda bile “bilimsel” değerlendirmeler birbirinden çok farklı. Kime inanacağımızı şaşırmış durumdayız.

Pandemi döneminde de sağlık uzmanı hocaların nasıl birbirlerinden farklı düşündüklerini görmüş ve şaşırmıştık. Kimi maske kullanımını önerirken, kimi buna karşı çıkıyordu. Aşı konusunda bile birbirinden çok farklı değerlendirmeler oldu. İnsan sağlığı ile ilgili olarak önemli bir konuda birbirinden farklı görüşlere şahit olduk.

Görüşlerin farklı olması bizi yıldırmamalı. Tartışma her zaman olacak, farklılıklar her zaman olacak. Temel meseleler henüz konuşulmuş sayılmaz. Ciddi, derinlikli tartışmalara ihtiyacımız var.  O nedenle sonuna kadar, korkusuzca ve her meseleyi açıkça tartışmak zorundayız. 

Kaybedeceğimiz bir şey yoktur. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder