Kur’an’la ilgili olarak bazı tespitler:
Kur’an bir hidayet
kitabıdır.
Ne demek bu?
O bir fizik, kimya, tıp kitabı değildir. Astronomi kitabı da değildir. Kur'an yer, gök, yıldızlar, insanın yaratılması vb. konularda örnekler verirken amacı astronomik ya da biyolojik bilgi vermek değildir. O Allah'ın varlığının ve birliğinin işaretleri olarak bunlardan bahsetmektedir.
O bir hidayet kitabıdır. İnsan
ve toplum hayatında eğrileri, doğruları, iyi ve kötü davranışları gösterir,
insanlığı doğru yola yönlendirmeye çalışır.
Yani onda iyi ve kötü,
doğru ve eğri yol ve davranışlara ilişkin öğüt, tavsiye ve emirler vardır.
Kur'an bir tarih kitabı da değildir. Evet Kur'an'da pek çok kıssa bulunmaktadır, yani peygamberlere ait, onların hayatlarından kesitler, hatırlatmalar vardır. Ama bunlar anlatılırken amaç tarihi bilgi vermek değildir. Çoğu kere amaç Kur'ani mesajın sürekliliğini, Hz. Muhammed'in mücadelesi ile önceki peygamberlerin mücadelesi arasındaki benzerlik ve paralellikleri ortaya koymaktır.
Kur’an’ın mesajı, çağrısı evrenseldir. Dünyada yaşayan herkes, o gün yaşayan tüm insanlar, ondan sonra gelenler ve gelecek olanlar, herkes onun muhatabıdır. Çağrı, kadın erkek, beyaz siyah, zengin fakir herkesedir. Ayırım gözetmeksizin. O tüm insanlığı kucaklayan, kapsayan, muhatap alan bir çağrıdır. O çağrı evrenseldir.
Kur’an Peygamberin
diliyle, Arapça olarak indirilmiştir. Aksi zaten düşünülemezdi. Muhataplarının
dili neyse onlara onunla hitap etmiştir.
Bununla birlikte yerel
bir dil ve lehçe ile gelmiş olması mesajının, çağrısının evrenselliğine mani
değildir. Çağrı tüm insanlığadır, evrenseldir. Bugün ve yarın. Daima.
Çağrı insanlığın her
döneminde geçerli olan çağrıdır. Sadece o günün insanının ihtiyacı olan bir
çağrı değildir.
Örneğin adalet
çağrısı evrenseldir. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de her toplumda buna
ihtiyaç vardır.
Kur’an insanlığın ortak
değerlerine vurgu yapar. İnsanları bu ortak ve fıtri değerlere çağırır. İşte adalet
(veya kıst) çağrısı da böyledir. Tarif etme gereği bile duymaz.
Nitekim bu çağrılara
hedef olan herkes bununla neyin kastedildiğini rahatlıkla anlıyordu. Kimse “adalet
de nedir?” demedi.
İnsanların evrene, fiziki dünyaya ilişkin bilgi birikimi her geçen gün artıyor. Kur’an o günkü insanların
evren anlayışını, evren tasavvurunu ve bilgi birikimlerini esas alır. Ona göre hitap eder.
O gün var olan tasavvur
ve bilgilerin doğru veya eğri olmasıyla ilgilenmez. Dolayısıyla o bilgileri
düzeltme ihtiyacı da duymaz.
Amacı o bilgileri,
anlayışları düzeltmek değildir.
O bir hidayet kitabı
olarak eğri ve doğruya işaret eder.
Hz. Muhammed ve onunla
beraber olanlar, çağdaşları, hatta o gün Kur'an'a muhalefet edenler, örneğin Ebu Cehil, Ebu Leheb ve diğer müşrikler ne anlamışlarsa Kur’an odur. Onların anlamadığı, anlayamadığı, bilmediği,
daha sonra keşfedilecek bir şey değildir Kur’an.
O bir esrar kitabı
değildir. Dolayısıyla onların anlamadığı ama daha sonra gelecek nesillerin
keşfedeceği bir sırlar kitabı, daha sonra çözülecek bir kitap değildir Kur’an.
O bir hidayet kitabıdır,
doğruya ve eğriye işaret eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder