BURDA GÖRDÜM ONLARI
İnanmayacaksınız ama geçen gün onları burada gördüm. İnanamadım kulaklarıma, yükseklerden uçuyordum, pırıl pırıl bir gündü, kendi kendime türküler mırıldanıyordum, o Anadolu insanının biz turnalar için söyledikleri türküleri. Birden aşina bir ses geldi kulağıma. Yanıldığımı düşündüm bir an. Bu Anadolu’nun sesiydi. Bu bizim bildiğimiz türkülerdendi.
Bülbülüm
altın kafeste,
Öter
aheste aheste
Ötme
bülbül yarim hasta
Ben
sana dayanamam yarim,
Ben
sana güvenemem
Bu
nasıl bir güzellikti Allah’ım. Bülbülü kıskandığımı biliyorsunuz. Ama binlerce
kilometre uzakta o türküleri duyunca emin olun unuttum bir an kıskançlığımı.
Ben bahar gelsin, bir an önce gideyim Anadolu’ya derken, Anadolu ayağıma
gelmişti. Önce hayal görüyorum sandım. Baktım aşağıda, çölün ortasında bir
turist otobüsü. Ve hep birlikte türkü söyleyen insanlar, bizim aşina olduğumuz
o insanlar… Buralara, Afrika’nın içlerine kadar gelmişler demek ki. Ama
türkülerinden kopamıyorlar, ne ilginç değil mi? Nasıl da büyük bir iştiyakla
söylüyorlar o türküleri bir görseniz… Ben bu insanları çok seviyorum, çok…
Çölün
ortasında Anadolu türkülerini dinlemek, hem de asıl sahiplerinden… Kaçırır
mıyım böyle bir fırsatı, var gücümle uçtum arkalarından. Görmediler beni, uzunca
bir süre izledim onları, onlar söylediler ben dinledim, dinledikçe kendimden
geçtim.
Neredesin
sen türküsünü söylediler, Acem kızını söylediler, inanmayacaksınız ama
Zahidem’i bile söylediler. Sanırım Merakeş’e doğru gidiyorlardı. Kaç saat sürdü
bilmiyorum ama hiç bitmeyecekmiş bir yolculuk gibi geldi bana. Günlerdir onları
düşünüyorum. Söyledikleri türküleri terennüm ediyorum sürekli. O güne dair çok
ayrıntı yakaladım, konuşmalarını unutmamaya çalışıyorum. Zamanım olursa o
konuşmaların bir kısmını da yazacağım. Hele bir türkü sevdalısı vardı
aralarında. Onun anlattıklarını yazacağım fırsat bulursam. Baharı bekliyorum,
Allah’ım bir an önce gitmek istiyorum, bir an önce…
GÖZÜMDE
TÜTÜYOR ORALAR ŞİMDİ…
Nasıl
bekliyorum baharı bilemezsiniz, nasıl, anlatamam size. Şimdi orda olmak vardı,
ama olmuyor işte, kader utansın, bizi de böyle yaratmış Yaradan. Biliyor
musunuz çok düşündüm bunu, biz neden o toprakları, o insanları seviyoruz, o
bitmeyen yolculukları niye göze alıyoruz, niye gidiyoruz Anadolu’nun içlerine,
dağlarına, bayırlarına kırlarına her bahar, niçin böylesine bir aşkla bağlıyız
o iklime? Çok düşündüm, çok… Pek çok açıklaması var elbet, ama aklıma ilk gelen
o turna türküleri, o türküler bizi birbirimize bağlıyor, o insanlarla
aramızdaki bağları o türküler kuruyor.
Bir
çift turna gördüm durur dallarda
Seversen
Mevlayı kalma yollarda
türküsü
geliyor hep aklıma, sanki biz turnalara bir çağrıymış gibi gelir hep bana bu
türkü. Bir an önce gitmek, yeniden o diyara uçmak isteği duyarım o an. Ama
baharı beklemek zorundayım. İçim kıpır kıpır, o günü bekliyorum.
TURNA'NIN
GÜNLÜĞÜ
Sevgili
Dostlarım,
Bugün
sizinle bir sırrımı paylaşmak istiyorum. Ama aramızda kalsın n’olur, başkaları
duysun istemem. Uzun süre içimde sakladım bu sırrı, ama anlatmazsam ölürüm.
Hani bir türküde;
Ela
gözlerini sevdiğim dilber,
Sana
bir sözüm var diyemiyorum,
Bilmem
mecnun muyum deli gezerim,
Sırrımı
ellere diyemiyorum
diyor
ya, aynen öyle sırrımı kimseye söyleyemiyorum, ama artık dayanamıyorum,
n’olursunuz bana yardım edin, haksızsam söyleyin, bu insanlar bülbülü benden
çok mu seviyorlar? İnanın hiç hazmedemiyorum, ne zaman bir sevda sözkonusu
olsa, ne zaman aşktan söz edilse bülbülü örnek gösteriyorlar. Neymiş efendim,
bülbül güle aşıkmış, hep ona şarkılar söylermiş, bütün inlemesi, ah-u figanı
onun içinmiş, şairler de şiirlerinde hep ondan söz etmiyorlar mı? Kanıma
dokunuyor vallahi… İnsanların bülbüle bu kadar iltifat etmeleri öldürüyor beni.
Bülbül için yazılan şiirler bazen kulağıma geliyor, çok güzel şeyler, inanılmaz
güzel… İşte insanların onun için bu kadar güzel şeyler söylemiş olmalarını
hazmedemiyorum. Bir de kuşa benzese. Biz turnaların yanında o da kuş mu Allah
aşkına? Laf aramızda, böyle düşünen, bu kıskançlığı duyan yalnızca ben değilim,
geçen gün turnalarla konuşurken, şöyle bir yokladım arkadaşlarımı, vallahi çoğu
benim gibi düşünüyor. Gerçi o kadarcık cüsseden o sesleri nasıl çıkarıyor, ona
da gizliden gizliye hayranlık duymuyor değilim, gülün karşısındaki o inlemeleri
beni de etkiliyor doğrusu, bazen kendimi tutamayıp ağlamaya başlıyorum ama
kimseler görmesin diye gözyaşlarımı gizlice siliyorum. Yine de kendimi teselli
edecek şeyler buluyorum. Haksızlık etmeyeyim, bizim için de az türkü söylenmiş
değil. Hepsi de çok hoşuma gidiyor, biliyor musunuz? O türküler söylendikçe
nasıl bir sevinç kaplıyor içimi bilemezsiniz? Uçuyorum, sevinçten. Uçuyorum,
uçuyorum, hiç bitmeyecekmiş gibi uçuyorum. Biliyor musunuz, turna türkülerini
kim ne zaman nerede söylerse söylesin duyuyorum sanki… Mesafe ne kadar olursa
olsun sanki bana ulaşıyor o sesler. Bir çift turna gördüm durur dallarda
türküsünü hatırlıyor musunuz? Ya da
Gökyüzünde
bölük bölük turnalar,
Hele
yok mu insafınız aldı dert beni
Türküsünü
duydunuz mu hiç? İkisi de çok güzel türküler. Hele bu türküyü Gerçi bu türküde bizi
insafsızlıkla suçlama varmış gibi düşünenler de var aramızda. Ama ben öyle
düşünmüyorum. Bence bu türküyü söyleyen bizimle derdini paylaşıyor, derdini
bize açıyor, bizi derdine yoldaş görüyor. Diyeceğim bu türkülerin hangisi
söylense ben duyuyorum sanki, yoksa bana mı öyle geliyor?
Hazır
açılmaya başlamışken bir sırrımı daha vereyim mi size? Şimdi tarlalarda,
bahçelerde çalışan insanlar mola verdiklerinde, gizlice onlar görmeden
yaklaşıyorum onlara, kendimi bitkilerin arasına, şuraya buraya saklıyorum ve
onları dinlemeye çalışıyorum. Çünkü adetleridir, biraz sohbet ediyorlar,
ardından dayanamayıp türkü söylüyorlar, türküler de dönüp dolaşıp nasıl olsa
turnaya geliyor, nasıl gururlanıyorum bizden söz ettiklerinde anlatamam,
koltuklarım kabarıyor, kanatlarımı açıyorum, uçuyorum, uçuyorum… O sevinçle
gökyüzünden inmek gelmiyor içimden sanki. Aslında size bir şey söyleyeyim mi,
(ama bu son olsun bugünlük yeter artık bu kadar ifşaat), bence bu insanlar bizi
daha çok seviyor, bülbülü sevenler, bülbüle şiir yazanlar daha çok okumuş
yazmış insanlar gibi geliyor bana, bence bizi sevenler daha çok, ama sıkı
durun, esas sırrımı şimdi söylüyorum: Evet insanlar bizi seviyor ama biz onları
daha çok seviyoruz.
ALLI
TURNA
Türkümüz
böyle başlıyor:
Allı
turnam bizim ele varırsan
Şeker
söyle kaymak söyle bal söyle
Eğer
bizi sual eden olursa
Boynu
bükük benzi soluk yar söyle
böyle
de devam edecek inşallah...
Bu
türkülerle bir yolculuk olacak, aslında türkülerin yolculuğu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder