23 Kasım, 2016

Turnanın Günlüğü

BURDA GÖRDÜM ONLARI










İnanmayacaksınız ama geçen gün onları burada gördüm. İnanamadım kulaklarıma, yükseklerden uçuyordum, pırıl pırıl bir gündü, kendi kendime türküler mırıldanıyordum, o Anadolu insanının biz turnalar için söyledikleri türküleri. Birden aşina bir ses geldi kulağıma. Yanıldığımı düşündüm bir an. Bu Anadolu’nun sesiydi. Bu bizim bildiğimiz türkülerdendi.

Bülbülüm altın kafeste,
Öter aheste aheste
Ötme bülbül yarim hasta
Ben sana dayanamam yarim,
Ben sana güvenemem


Bu nasıl bir güzellikti Allah’ım. Bülbülü kıskandığımı biliyorsunuz. Ama binlerce kilometre uzakta o türküleri duyunca emin olun unuttum bir an kıskançlığımı. Ben bahar gelsin, bir an önce gideyim Anadolu’ya derken, Anadolu ayağıma gelmişti. Önce hayal görüyorum sandım. Baktım aşağıda, çölün ortasında bir turist otobüsü. Ve hep birlikte türkü söyleyen insanlar, bizim aşina olduğumuz o insanlar… Buralara, Afrika’nın içlerine kadar gelmişler demek ki. Ama türkülerinden kopamıyorlar, ne ilginç değil mi? Nasıl da büyük bir iştiyakla söylüyorlar o türküleri bir görseniz… Ben bu insanları çok seviyorum, çok…

Çölün ortasında Anadolu türkülerini dinlemek, hem de asıl sahiplerinden… Kaçırır mıyım böyle bir fırsatı, var gücümle uçtum arkalarından. Görmediler beni, uzunca bir süre izledim onları, onlar söylediler ben dinledim, dinledikçe kendimden geçtim.

Neredesin sen türküsünü söylediler, Acem kızını söylediler, inanmayacaksınız ama Zahidem’i bile söylediler. Sanırım Merakeş’e doğru gidiyorlardı. Kaç saat sürdü bilmiyorum ama hiç bitmeyecekmiş bir yolculuk gibi geldi bana. Günlerdir onları düşünüyorum. Söyledikleri türküleri terennüm ediyorum sürekli. O güne dair çok ayrıntı yakaladım, konuşmalarını unutmamaya çalışıyorum. Zamanım olursa o konuşmaların bir kısmını da yazacağım. Hele bir türkü sevdalısı vardı aralarında. Onun anlattıklarını yazacağım fırsat bulursam. Baharı bekliyorum, Allah’ım bir an önce gitmek istiyorum, bir an önce…



GÖZÜMDE TÜTÜYOR ORALAR ŞİMDİ…

Nasıl bekliyorum baharı bilemezsiniz, nasıl, anlatamam size. Şimdi orda olmak vardı, ama olmuyor işte, kader utansın, bizi de böyle yaratmış Yaradan. Biliyor musunuz çok düşündüm bunu, biz neden o toprakları, o insanları seviyoruz, o bitmeyen yolculukları niye göze alıyoruz, niye gidiyoruz Anadolu’nun içlerine, dağlarına, bayırlarına kırlarına her bahar, niçin böylesine bir aşkla bağlıyız o iklime? Çok düşündüm, çok… Pek çok açıklaması var elbet, ama aklıma ilk gelen o turna türküleri, o türküler bizi birbirimize bağlıyor, o insanlarla aramızdaki bağları o türküler kuruyor.

Bir çift turna gördüm durur dallarda
Seversen Mevlayı kalma yollarda

türküsü geliyor hep aklıma, sanki biz turnalara bir çağrıymış gibi gelir hep bana bu türkü. Bir an önce gitmek, yeniden o diyara uçmak isteği duyarım o an. Ama baharı beklemek zorundayım. İçim kıpır kıpır, o günü bekliyorum.


TURNA'NIN GÜNLÜĞÜ
Sevgili Dostlarım,
Bugün sizinle bir sırrımı paylaşmak istiyorum. Ama aramızda kalsın n’olur, başkaları duysun istemem. Uzun süre içimde sakladım bu sırrı, ama anlatmazsam ölürüm. Hani bir türküde;

Ela gözlerini sevdiğim dilber,
Sana bir sözüm var diyemiyorum,
Bilmem mecnun muyum deli gezerim,
Sırrımı ellere diyemiyorum

diyor ya, aynen öyle sırrımı kimseye söyleyemiyorum, ama artık dayanamıyorum, n’olursunuz bana yardım edin, haksızsam söyleyin, bu insanlar bülbülü benden çok mu seviyorlar? İnanın hiç hazmedemiyorum, ne zaman bir sevda sözkonusu olsa, ne zaman aşktan söz edilse bülbülü örnek gösteriyorlar. Neymiş efendim, bülbül güle aşıkmış, hep ona şarkılar söylermiş, bütün inlemesi, ah-u figanı onun içinmiş, şairler de şiirlerinde hep ondan söz etmiyorlar mı? Kanıma dokunuyor vallahi… İnsanların bülbüle bu kadar iltifat etmeleri öldürüyor beni. Bülbül için yazılan şiirler bazen kulağıma geliyor, çok güzel şeyler, inanılmaz güzel… İşte insanların onun için bu kadar güzel şeyler söylemiş olmalarını hazmedemiyorum. Bir de kuşa benzese. Biz turnaların yanında o da kuş mu Allah aşkına? Laf aramızda, böyle düşünen, bu kıskançlığı duyan yalnızca ben değilim, geçen gün turnalarla konuşurken, şöyle bir yokladım arkadaşlarımı, vallahi çoğu benim gibi düşünüyor. Gerçi o kadarcık cüsseden o sesleri nasıl çıkarıyor, ona da gizliden gizliye hayranlık duymuyor değilim, gülün karşısındaki o inlemeleri beni de etkiliyor doğrusu, bazen kendimi tutamayıp ağlamaya başlıyorum ama kimseler görmesin diye gözyaşlarımı gizlice siliyorum. Yine de kendimi teselli edecek şeyler buluyorum. Haksızlık etmeyeyim, bizim için de az türkü söylenmiş değil. Hepsi de çok hoşuma gidiyor, biliyor musunuz? O türküler söylendikçe nasıl bir sevinç kaplıyor içimi bilemezsiniz? Uçuyorum, sevinçten. Uçuyorum, uçuyorum, hiç bitmeyecekmiş gibi uçuyorum. Biliyor musunuz, turna türkülerini kim ne zaman nerede söylerse söylesin duyuyorum sanki… Mesafe ne kadar olursa olsun sanki bana ulaşıyor o sesler. Bir çift turna gördüm durur dallarda türküsünü hatırlıyor musunuz? Ya da

Gökyüzünde bölük bölük turnalar,
Hele yok mu insafınız aldı dert beni

Türküsünü duydunuz mu hiç? İkisi de çok güzel türküler. Hele bu türküyü Gerçi bu türküde bizi insafsızlıkla suçlama varmış gibi düşünenler de var aramızda. Ama ben öyle düşünmüyorum. Bence bu türküyü söyleyen bizimle derdini paylaşıyor, derdini bize açıyor, bizi derdine yoldaş görüyor. Diyeceğim bu türkülerin hangisi söylense ben duyuyorum sanki, yoksa bana mı öyle geliyor?
Hazır açılmaya başlamışken bir sırrımı daha vereyim mi size? Şimdi tarlalarda, bahçelerde çalışan insanlar mola verdiklerinde, gizlice onlar görmeden yaklaşıyorum onlara, kendimi bitkilerin arasına, şuraya buraya saklıyorum ve onları dinlemeye çalışıyorum. Çünkü adetleridir, biraz sohbet ediyorlar, ardından dayanamayıp türkü söylüyorlar, türküler de dönüp dolaşıp nasıl olsa turnaya geliyor, nasıl gururlanıyorum bizden söz ettiklerinde anlatamam, koltuklarım kabarıyor, kanatlarımı açıyorum, uçuyorum, uçuyorum… O sevinçle gökyüzünden inmek gelmiyor içimden sanki. Aslında size bir şey söyleyeyim mi, (ama bu son olsun bugünlük yeter artık bu kadar ifşaat), bence bu insanlar bizi daha çok seviyor, bülbülü sevenler, bülbüle şiir yazanlar daha çok okumuş yazmış insanlar gibi geliyor bana, bence bizi sevenler daha çok, ama sıkı durun, esas sırrımı şimdi söylüyorum: Evet insanlar bizi seviyor ama biz onları daha çok seviyoruz.

ALLI TURNA
Türkümüz böyle başlıyor:

Allı turnam bizim ele varırsan
Şeker söyle kaymak söyle bal söyle
Eğer bizi sual eden olursa
Boynu bükük benzi soluk yar söyle

böyle de devam edecek inşallah...


Bu türkülerle bir yolculuk olacak, aslında türkülerin yolculuğu...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder