İslam'da ruhbanlık yoktur. Ruhbanlık, yani din adamları sınıfı.
Hristiyanlıkta çok güçlü bir din adamları sınıfı var, kilise var.
Şiilik hariç, İslam'da, en azından Sünni İslam'da böyle bir şey yok. Bununla birlikte alim ve alimler (ulema) var. Alimler İslam bayrağını çağlardan çağlara aktaran, geliştiren, yorumlayan, bağımsız karakterli ilim adamlarıdır.
Bağımsızdırlar, çünkü onlar sadece hakkın (gerçeğin) yanındadırlar. Vicdanlarıyla ve ilimleriyle baş başadırlar. Şartlar ne olursa olsun, inandıkları gerçeği samimiyetle savunan, haksızlıklara alenen karşı çıkan, bu uğurda hayatlarını tehlikeye atmaktan çekinmeyen onurlu, saygın kişilerdir onlar. O nedenle de Müslüman halk daima onlara güvenir, sözlerine değer verir ve onların gösterdiği yolda gider.
Alimlerin en önemli vasıflarından birisi hükümdarla ilişkilerinde bağımsız olmalarıdır. Onlar hükümdarın, güçlünün, muktedirin yanında değil, hakkın yanında, mazlumun yanındadır ve hükümdarın değil, kamunun maslahatını ve çıkarını gözetirler.
Hakkı, hakikati ifade ederken muktedirden korkmazlar. Sonuç ne olursa olsun doğruyu söyler, mazlumu savunur, zalime karşı gelirler.
İslam tarihi hakikati söylediği için ömrünü zindanlarda geçiren nice onurlu alime tanıklık etmiştir. Onlar tarihimizin şeref abideleridir.
Bu hep böyle mi olmuştur? Tabii ki hayır. Tarih boyunca muktedirin yanında olan, ona yaranmak için gerçeği eğip büken, hükümdarın haksız taleplerine meşruiyet kazandırmak için gerçeği saklayan sözde alimler de gelmiştir maalesef.
Günümüzde de en çok ihtiyacını hissettiğimiz şey hakkı söylemekten çekinmeyen, tüm dünyevi çıkarları elinin tersiyle iterek hakka kanat geren gerçek anlamda alimlerdir.
Ne yazık ki, muktedire karşı hakkı söyleyebilecek cesarette alimlerimiz yok bugün. Dünyevi çıkarlar uğruna, muktedirin emrinde olan pek çok sözde alim görüyoruz. Ya da bir kenara çekilip, susan, yanlışlara işaret edemeyenleri.
İslam dünyası bir bütün olarak gerçek anlamda alimlerini arıyor.
Çünkü bildiğimiz alimler öldü maalesef.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder