Medeniyet insanoğlunun uzun çabaları sonunda ortaya çıkmıştır. Dünyanın çeşitli yerlerindeki insan topluluklarının birikimlerinin toplamıdır medeniyet.
Bu birikim aşama aşama gelişmiş, her millet, her din, her toplum sırası geldiğinde kendince bu birikime katkıda bulunmuş ve insanlık bugünkü birikim seviyesine ulaşmıştır.
Bu birikimde, Mezopotamya'nın, eski Mısır ve Yunan'ın, Roma'nın, Yahudiliğin, Hristiyanlığın, İslam'ın, Çin'in, Hind'in, Doğunun ve Batının ve daha sayılamayacak kadar çok toplum ve toplulukların katkıları vardır. Hepsi bir öncekinden öğrendikleri üzerine yeni şeyler eklemiş ve insanlığın birikimi oluşmuştur.
Bu birikime en çok katkı yapanlardan birisi de kuşkusuz Müslümanlardır. Özellikle Rönesans ve bir bütün olarak Batı medeniyetinin oluşumunda Müslümanların katkıları inkar edilemez.
Özellikle, eski Yunan düşüncesinin Batıya aktarımı, Endülüs Müslümanları ve alimleri yoluyla olmuştur. Rönesansın ortaya çıkmasında bu çalışmaların büyük bir katkısı vardır.
6. Yüzyıldan itibaren insanlığın birikimine önemli katkılarda bulunan ve özellikle bu katkılarını Orta Çağda zirveye ulaştıran İslam toplumları, daha sonraki dönemlerde Batı'da meydana gelen gelişmeler karşısında daha edilgen bir konumda kalmış ve belirli bir süre yeterli katkıları verememiştir.
Her ne kadar Müslümanlar katkı veremese de son üç yüz yılda insanoğlu birikimini artırmaya devam etmiştir.
Bu birikimler ne tek başına Batıya ne de Doğuya aittir. Bu birikim tüm insanlığa aittir. Müslümanlar olarak biz de şunu net olarak haykırabiliriz: İnsanlığın birikimi aynı zamanda İslam'ın birikimidir. Bu birikim kimsenin tekelinde değildir.
Bu sebepledir ki, hayatın tüm alanlarında, hukukta, eğitimde, toplum hayatında, teknolojide hasılı her alanda mevcut olan insanlığın birikimi bizim malımızdır, bunu kullanabiliriz, kullanmalıyız da.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder