Türkiye tarihinin en büyük depremlerinden birini yaşadı. Ülke olarak yıkıldık. Hem madden hem de manen büyük acılar çektik. Yaraların sarılması kolay olmayacak. Uzunca bir süre bu acıyla ve bunun doğuracağı sıkıntılarla uğraşmamız gerekecek.
Bu toprakların insanları pek çok acıyı, sıkıntıyı aşmayı bildi, bunu da aşacaktır inşallah.
Bu depremle birlikte pek çok şey enkaz altında kaldı. Bunlardan bir tanesi de klasik dini söylem.
Depremin niçin olduğuna ilişkin din adamları tarafından yapılan açıklamalar tartışma konusu oldu.
Kimisi "Allah depremle bu toplumu cezalandırdı" dedi. Bunlara göre "insanlar azdılar. Allah'a karşı geldiler, onun emir ve yasaklarını tanımaz oldular. Bina ve zina çoğaldı. Haksızlıklar arttı. Allah'ın yasakladığı ne varsa onlar gerçekleşti. Dolayısıyla Allah insanları cezalandırdı."
Eğer Allah toplumları yaptıklarına bakarak cezalandırıyorsa, neden bu bölgedeki insanları seçmişti? Cezalandırılmayı en çok hak edenler bu insanlar mıydı? Aralarında masum insanlar, çocuklar, kadınlar, yaşlılar yok muydu? Kalanlar masum, ölenler cezalandırılmayı hak eden insanlar mıydı? Masum insanların öldürülmesi Allah'ın adaletine sığar mıydı?Allah neden gayrimüslim toplumları değil de Müslüman toplumları cezalandırıyordu? Niçin deprem Almanya'da, İngiltere'de değil de Müslüman bir ülkede meydana geliyordu?
Kimisi de bunun kader olduğunu ileri sürdü. Onlara göre de "bu deprem Allah tarafından daha önce takdir edilmişti. Dolayısıyla günü geldi ve Allah'ın takdiri gerçekleşti. İnsanın yapabileceği bir şey yoktu. Allah istemediği takdirde yaprak bile kıpırdamazdı. Bu yüzden bu depremi de Allah'ın takdiri, bu insanların da kaderi olarak görmek gerekiyordu. Zira kadere inanmak imanın esaslarındandı."
Allah niçin böyle takdir etmişti? Bunun nasıl bir açıklaması vardı acaba? Hikmetinden sual olunmaz mı demek lazımdı, yoksa bunda bir hikmet aramak gerekir miydi? Acaba Allah bu insanları öldürmekle onların iyiliklerini mi amaçlamıştı? Eğer o masum çocuklar yaşamış olsalardı, Allah'a asi insanlar mı olacaklardı? Allah o nedenle mi o çocukları öldürmüştü? O takdirde, diğer bölgelerde yaşamasına müsaade edilen ve Allah'a asi olan çocuklar, ahirette buna itiraz etmeyecekler miydi? Adil olan Allah niçin böyle bir şey yapsındı?
Bazı din adamları bu açıklamaları mantıksız ve akla aykırı buldular ve itiraz ettiler. Onlara göre "depremin sebebi insanların kendisidir. İnsanlar "sünnetüllah"ı, yani Allah'ın evrensel kurallarını dikkate almadılar, üzerlerine düşeni yapmadılar, evlerini bilimin, teknolojinin, deprem mevzuatının gerekleri doğrultusunda inşa etmediler, dolayısıyla kendi yaptıkları yüzünden bunlar başlarına geldi. Allah onları cezalandırmak için bu depremi yapmadı, onların kendi elleriyle yaptıkları yüzünden bu deprem meydana geldi."
Bazı din adamları, hem geleneksel kader anlayışını muhafaza etmek, hem de sorumluluğu insana yüklemek şeklinde ara formüller ileri sürerek aradan sıyrılmaya çalıştılar. Hatta bazıları bu dünya ceza yeri değil, teklif yeridir dediler. Ama onlara da bazı Kur'an ayetleriyle itiraz edildi.
Kamuoyunda katı gelenekçi olarak tanınan bir hoca bile, olan biteni artık klasik kelami yaklaşımla ve kader anlayışıyla izah edemeyeceğini gördüğü için, bütün müktesebatını inkar edercesine, "bunun kader olmadığını, insanların gerekli tedbirleri almadıkları, evlerini düzgün olarak inşa etmedikleri için başlarına bu durumun geldiğini" söylemek durumunda kaldı.
Görüldüğü üzere klasik kelami yaklaşım olan biteni açıklamaya yetmiyor, mevcut dini söylem gerçek hayatta bir karşılık bulamıyor, yapılan açıklamalar insanlara mantıklı, makul açıklamalar olarak gelmiyor.
Bu söylemin, bu yaklaşımın bir karşılığı yok. Olayları açıklama kabiliyetini kaybetmiş durumda. Belki geçmişte, olayları açıklama kabiliyeti vardı, ama bugünün insanı için, mevcut bilgiler ve veriler ışığında bir karşılığı yok. Dolayısıyla hocalar konuştukça batıyorlar. Konuşmasalar daha iyi.
Hasılı, klasik dini söylem enkaz altında kalmıştır. Bugüne, çağa, insana bir şey ifade etmiyor.
İslam alimlerince yeni bir dini söylem geliştirilmesi gerekiyor. Bu yapılabilir mi, makul, mantıklı, açıklama kabiliyeti yüksek bir dini söylem geliştirilebilir mi bilemiyorum.
Merhaba Hocam. Değindiğiniz ve açığa çıkardığınız bu konuda, sizin gibi çok-disiplinli, inançlı, açık sözlü bilgin ve aydınların, 'alimlere' yol göstermesi gereken bir döneme girildiğini düşünüyorum. Bayrağı yükseltin lütfen. Saygılarımla. Bülent Tuncer.
YanıtlaSilDeğerlendirmeleriniz için teşekkür ederim. Alimler her zaman saygındırlar, onlara yol göstermek bize düşmez. Ben sadece karşı karşıya olduğumuz bir olguya işaret ettim. İnşallah toplumla iletişimimizde daha doğru bir dil ve söylem yakalarız.
Sil