17 Temmuz, 2017

Kafa karışıklığı


Faizin ne olduğu, hangi işlemlerin faiz olduğu, faizin kapsamı vb. konular İslami finansın ana tartışma konularıdır.  

Daha çok İslami gelenekten gelen ve bankacılık ve finans uygulamalarına yabancı olanlar teknik olarak faizin ve faizli işlemlerin neler olduğu, faizin nasıl hesaplandığı, faiz sisteminin, bankaların ve finans kuruluşlarının nasıl çalıştığı konularında bir kafa karışıklığı yaşamaktadırlar.

Faiz mekanizmasının nasıl çalıştığını anlamayınca, oldukça garip değerlendirmeler ve sonuçlar ortaya çıkabilmektedir.


Ben bu yazıda faiz-riba tartışmalarından ve faiz ile enflasyon ilişkisinden bağımsız olarak faiz konusundaki bu kafa karışıklığına değinmek ve bankacılık ve finanstaki faiz uygulamasını basite indirgeyerek anlatmak istiyorum. Katılım bankacılığı (faizsiz finansman) uygulamaları bu yazının kapsamı dışındadır.

Bankacılık ve finansta faiz denilince akla gelen nedir? Faiz mekanizması nasıl çalışır? Bankacılıkta hangi işlemler faizdir?

En basit haliyle bankalar belirli bir faiz karşılığında topladıkları fonları (mevduat), yine belli bir faiz karşılığında kredi olarak verirler ve aradaki faiz farkından (faiz marjı) kazanç sağlarlar. Diyelim ki yıllık % 10 ile topladıkları fonları yıllık % 12 ile kredi olarak verirler. Bu durumda % 2’lik bir faiz farkı bankaların kazancını oluşturur.

Mevduat tarafını şimdilik bir kenara bırakacak olursak banka bu fonları müşterilerin ihtiyaçlarına göre çeşitli şekillerde kredi olarak verebilir. Yani bankacılıkta tek bir çeşit kredi yoktur. Müşterinin ihtiyacına göre krediler çeşitlilik arz eder. Kısa vadeli, uzun vadeli krediler veya teminatlı, teminatsız krediler, tüketici kredileri, yatırım kredileri, işletme kredileri vs.

Ama bu yol ve yöntemlerin hepsinde ortak bir nokta vardır: Müşterinin finansman ihtiyacını karşılamak, bu amaçla belli bir süre için borç olarak verilen tutarların karşılığında müşteriden faiz geliri elde etmektir.

Uygulamada bazen faiz kelimesi kullanılmasa da işin özü değişmez: Müşterinin finansman ihtiyacı vardır. Yani belli bir süre için paraya ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç bir yatırımdan kaynaklanabileceği gibi, işletmesinin günlük ihtiyaçlarını karşılamak için de ortaya çıkabilir. Mesela çalışanlarının maaşlarını ödemek, aldığı malların bedellerini ödemek vs. gibi. Ya da bireylerin tüketim ihtiyaçları olabilir. Örneğin, araç alımı, tatil veya eğitim giderlerini karşılamak gibi. Konut alımı sözkonusu olabilir. 

Konumuz açısından ihtiyacın ne olduğu önemli değildir. Önemli olan bir sebeple finansmana ihtiyaç vardır. Banka veya finans kuruluşu işte bu ihtiyacı karşılamak için fon sağlayan kuruluşlardır.

Banka kredisi

Banka veya finans kurumu şartları uygun olanlara bu fonları doğrudan kredi olarak verebilir. Bankacılıkta bu kredilerin de çok çeşitleri vardır. Ama özünde hepsinde belli bir tutar borçluya veya borçlunun gösterdiği kişi veya kuruluşa ödenir. Borcun bir vadesi vardır. Vade sonunda başlangıçta öngörülen faiz oranı üzerinden anapara ve faiz ödemesi yapılır. Bazen ara ödemeler, anapara veya faiz için ödeme dönemleri vs. belirlenebilir. Bunların hiçbir önemi yoktur. Önemli olan vadeye göre kullanılan fonun bedelinin ödenmesidir. Borçlu ne kadar uzun süre ve ne kadar çok fon kullanırsa o ölçüde fazla faiz öder. Erken ödeme halinde daha az faiz tahakkuk ettirilir.

Bu en yaygın şeklidir.

Bununla birlikte finansman ihtiyacı sadece bu şekilde karşılanmaz.

İskonto

Kişi veya işletmeler sattıkları mallar karşılığında senet (veya çek) alırlar. Ama senetlerde bir vade vardır. Kişinin senet bedelini tahsil etmesi için normal olarak vadeyi beklemesi gerekir. Oysa fon ihtiyacı olan kişiler ellerindeki senetleri ilgili finansman kuruluşlarına götürerek fon ihtiyaçlarını karşılayabilirler. İlgili finans kuruluşu bir anlamda senetten kaynaklanan hakları devralmak suretiyle, kişinin fon ihtiyacını karşılar. Örneğin bir yıl vadeli 100.000 liralık bir senedi bankaya veya finans kuruluşuna veren kişi bu senet karşılığında 90.000 lira alabilir. Böylece borçluya 90.000 liralık fon sağlanmıştır. Banka senedin vadesinde 100.000 lirayı tahsil eder. Aradaki 10.000 liralık fark, faiz veya finansman maliyetidir. Bu işlem genellikle senet kırdırma veya iskonto olarak adlandırılır. Şekil sonucu değiştirmez. Fon ihtiyacı karşılanmış ve finansman maliyeti (faiz) ödenmiştir.

Leasing veya finansal kiralama

Kişi veya kuruluşlar bazen işletmeleri için makine veya teçhizat almak veya başka bir yatırım yapmak durumunda kalabilirler. Eğer bu malları kendi paralarıyla peşin alma imkanları yoksa, fon ihtiyaçlarının karşılanması için bir leasing şirketine başvurabilirler. Leasing şirketi bir finans kuruluşudur. Faiz karşılığında bu tür fonları sağlamaktadır. Kendisi mevduat toplamadığı için diğer finans kuruluşlarından (örneğin bankalardan) faizle fon temin etmekte ve bu fonları yine faizle müşterilerine kullandırmaktadır.

Leasing şirketi koşulları uygun olan müşterilere, finansman maliyetini eklemek suretiyle ihtiyaç duydukları fonları sağlar.  İşlemin sıradan bir bankadan kredi alarak yapılması ile bir leasing şirketinden alınması arasında finansman açısından bir fark yoktur. Her ikisi de bu ihtiyacı karşılar, gerekli fonları sağlar, işlemin vadesine göre de finansman maliyetini üzerine ekler. Müşteri ihtiyaç duyduğu fonu, bedelini (yani faizini veya finansman maliyetini) ödemek suretiyle ödemiş olur.

Faktöring

Ellerinde senet olan kişi veya kuruluşlar bu senet (veya çekleri) faktöring kuruluşlarına temlik etmek (senetten kaynaklanan haklarını faktöring şirketine satmak) suretiyle bugün karşılaştıkları fon ihtiyaçlarını karşılayabilirler. Bu işlem yukarıda iskonto başlığı altında yapılan işlemle benzer niteliktedir. Dolayısıyla ellerinde senet/çek bulunan kişiler bu senetleri faktöring kuruluşuna devretmek suretiyle fon ihtiyaçlarını karşılayabilirler. Örneğin 100.000 liralık senetlerini vererek 90.000 liralık fon sağlayabilirler. Vadeye kadar beklemek istemeyenler 10.000 liradan vazgeçmek suretiyle (yani 10.000 liralık faiz ödemek suretiyle) fon ihtiyaçlarını bugünden sağlamış olurlar.

Faktöring şirketleri faizle çalışan, temel geliri faiz olan, yaygın kanaate göre de piyasa oranlarının üzerinde faiz uygulayan, yüksek faiz uygulamaları nedeniyle zaman zaman ‘tefecilik’le de suçlanmış olan kuruluşlardır. Leasing şirketleri gibi bunlar da kendileri mevduat toplayamayan ve diğer finans kuruluşlarından faiz karşılığı sağladıkları fonları yine faiz karşılığı satan kuruluşlardır.

Satıcı finansmanı

Aslında fon sağlayanlar banka veya finans kuruluşlarıyla sınırlı değildir. Bunun dışında da fon sağlayanlar vardır. Örneğin satıcı finansmanı. Mal almak isteyen ancak o an ellerinde bu malları almaya yetecek fonları bulunmayan veya ellerindeki fonları bu iş için kullanmak istemeyen kişi veya işletmelerin fon ihtiyacı bazen o malları satan kişilerce karşılanır.

Finansman ihtiyacının satıcı tarafından karşılandığı durumlarda malın peşin ve vadeli fiyatı, vadenin de uzunluğuna bağlı olarak değişkenlik arz eder. Aradaki fark finansman maliyetidir. Bankacılıkta bu fark da faizdir. Sürenin uzunluğuna göre ödenecek tutarı belirleyen şey piyasada uygulanmakta olan faiz oranıdır. Vade uzadıkça doğal olarak ödenecek faiz/finansman maliyeti ya da piyasada kullanıldığı şekliyle vade farkı artar.

Bu durumlarda muhtemelen satıcı kendisi herhangi bir kuruluş veya kişiden finansman sağlamıştır. Sağladığı fonun finansman maliyetinden az olmamak üzere bir bedeli mal fiyatına yansıtır.

Konut satışlarında peşin ve vadeli fiyatların farklı olmasının sebebi de budur. Yani konutu satanlar vadeye göre konutun peşin fiyatına finansman maliyetini ekleyerek vadeli fiyatları belirlerler. Yani konutun peşin fiyatı ile vadeli fiyatı arasındaki fark faizdir. Bir başka ifadeyle finansman maliyetidir. Piyasadaki ifadeyle de vade farkıdır. Adının ne olduğu önemli değildir. Teknik olarak, yani bankacılık uygulamasında bunların hepsi faizdir.

Tüketici finansman şirketleri

Tüketicilerin belirli malları alımının finansmanı için kurulmuşlardır. Daha çok otomobil, beyaz eşya, cep telefonu vb. alımlarında alım işleminin finansmanını yapmaktadırlar. Örneğin bir otomobil alımı için gittiğinizde veya cep telefonu alırken size sunulan vadeli işlem önerisinin gerisinde bu tüketici finansman şirketleri yer almaktadır. Yani bu şirketler tüketicinin o an ihtiyaç duyduğu fonları sağlamaktadırlar. Özü itibariyle bu da bir finansman yöntemidir. Tüketicinin, vadeye göre ödeyeceği finansman maliyeti yani faiz karşılığında finansman ihtiyacı karşılanmaktadır.

Muhtelif finansman yolları

Bunların dışında da kimi kamu kuruluşları (örneğin kredi ve yurtlar kurumu), KOSGEB, KGF, dernekler, sandıklar, kooperatifler vs. kendi üyelerinin veya belirli kesimlerin finansman ihtiyaçlarını bir şekilde karşılamaktadırlar. Kullandırılan fonlar eğer karşılıksız değilse, yani ödenen ile tahsil edilen arasında bir fark varsa aradaki fark finansman maliyetidir. Yani faizdir. Finansman maliyeti piyasa faiz oranlarının altında ise, aradaki fark ilgili kuruluş veya devlet tarafından karşılanıyor (sübvanse ediliyor) demektir. Ancak sonuç değişmez. Ödenen faizdir, yani kullanılan fonun finansman maliyetidir.

Karşılıksız finansman

Bazı durumlarda da (çoğu kere dini sebeplerle veya akrabalık veya grup dayanışması sebebiyle) finansman ihtiyacı herhangi bir karşılık sözkonusu olmadan da karşılanabilir. Örneğin karz-ı hasen böyle bir şeydir. Kişinin fon ihtiyacı karşılanır. Herhangi bir karşılık beklenmez. Finansman maliyeti genel olarak sıfırdır. Borcun vadesinde anaparanın ödenmesi yeterlidir. Ayrıca bir fazlalık ödenmez.

Sonuç

Yukarıda belirtilen işlemlerden karşılıksız finansman/karz-ı hasen hariç,işlemlerin banka veya finans kuruluşu, leasing veya faktöring şirketi vasıtasıyla yapılması ya da satıcı finansmanı kullanılması (vadeli alım yapılması) sonucu değiştirmez. Hepsinde bugünkü fon ihtiyaçları belli bir finansman bedelinin ödenmesi karşılığında karşılanmış olur. O finansman maliyetinin teknik adı faizdir. Faizin başlangıçta ödenmesi, arada ödenmesi veya sonda ödenmesi sonucu değiştirmez.

Yaygın olarak faiz vade sonunda ödenir. Ama taksitli işlemlerin yaygınlaşmasıyla faiz dönem içinde de ödenebilmektedir. Ancak faiz bazı durumlarda ‘komisyon’ vb. adlar altında peşin olarak da tahsil edilebilir. Sıfır faizli olarak sunulan kampanyaların çoğunda durum böyledir. Bankacılık veya finans sisteminde kullandırılan fonların finansman bedelleri tahsil edilmeden fon kullandırılması sözkonusu değildir. Dolayısıyla ‘sıfır faizli’ şeklinde takdim edilen kampanyalar aldatıcı niteliktedir. Bankalar faizi her halükârda almaktadır.

Bu kafa karışıklığının geleneksel İslami yorumlarda ya da konuya ilişkin fetvalarda garip denebilecek sonuçlara yol açtığı görülmektedir. İşlemin banka veya bir başka finans kuruluşu tarafından yapılması sonucu değiştirmez. Oysa sözkonusu kaynaklarda/mecralarda zaman zaman leasingle yapılan işlemlerin, faktöring şirketine senetleri temlik etmenin veya vadeli mal alımında ödenen farkın ya da çeşitli kuruluşlardan kullanılan fonlar için ödenen fazlalığın faiz olmadığı şeklinde yorumlar yapılmaktadır. Bunların hepsinde belli bir fon ihtiyacının karşılanması ve kullanılan bu fonlar (borçlar) karşılığında belli bir bedelin, yani finansman maliyetinin ödenmesi esastır. İşlem hangi kuruluşça veya hangi şekilde yapılmış olursa olsun sonuç değişmez. Hepsinin özü birdir.


İşin özü belli bir süreyle fon kullananlar, kullandıkları süreye göre bir finansman maliyetine yani faize katlanmaktadırlar. Banka kredisi neyse, leasing ve faktöringden kullanılan fonlar ve satıcıların sağladıkları finansmanlar (yani vadeli mal alımlarında ödenen vade farklarının hepsi) bankacılık ve finans uygulaması açısından faizdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder