14 Mart, 2023

Çeviri nasıl bir şeydir?

Çeviri faaliyetinin nasıl bir şey olduğu konusunda okuduğum en açıklayıcı metinlerden birisi Prof Dr. Ömer Özsoy'a ait. Onun bir sempozyum nedeniyle sunduğu tebliğin giriş bölümündeki açıklamaları çeviri faaliyeti ve süreci konusunda oldukça önemli, isabetli ve "içeriden" değerlendirmeler gibi geldi bana. [1]

Ömer Özsoy, "Yeniden Kur'an Çevirisi Sorunu- Hangi Anlam?" başlıklı tebliğinin giriş bölümünde çeviri faaliyeti ile igili olarak şunları söylüyor (vurgular bana aittir):

"Herhangi bir metnin başka bir dile tercüme edilmesi, öncelikle söz konuşu metinle o metnin dilini bilmeyen potansiyel okurları arasında dil engelini ortadan kaldırmayı amaçlar. Bu nedenle, dilbilimciler çeviri faaliyetini birbirini anlamayan iki kişi arasında arabuluculuk yapmakla eşdeğer görmektedirler. Nitekim tercümanları diplomatik pasaportu olmayan arabulucular olarak da niteleyenler vardır.

Çeviri, bu arabuluculuk görevini çeviriye konu olan metni hedef okurun diline taşımak suretiyle gerçekleştirdiği için bu faaliyeti ev taşımaya, yani bir evin eşyalarını başka bir eve taşımak suretiyle yeni bir yaşam alanı oluşturmaya benzetebiliriz. Taşıma veya taşınma faaliyeti, eski evle yeni evin mimari özellikleri ve yapısal unsurları arasındaki benzerlik oranında kolay, farklılık oranında zor bir iştir. Eski evde gerekli ve yerli yerinde olan bazı eşyaları yeni

evde koyacak yer bulamayabilirsiniz veya tersine yeni evde, eski evden getirdiğiniz eşyalarla dolduramadığınız boş mekanlar kalabilir. Buna bağlı olarak, taşınma esnasında bazı eşyaları atmak veya yeni bazı eşyalar almak durumunda kalabilirsiniz. Yine taşınmada özensiz davranırsanız bazı eşyalara hasar verebilir, bazı mobilyaları sökerken veya birleştirirken hata yapabilirsiniz ve elinizde nereye ait olduğunu bilmediğiniz mobilya parçaları veya nerede kullanılması gerektiğini bilmediğiniz vidalar kalabilir. Sonuçta ne kadar uğraşsanız da taşınma sonrasında önceki düzeni yüzde yüz aynıyla kuramazsınız. Taşınmaya karar veren, bu gibi sonuçları göze almak zorundadır. 

Çeviride de durum farklı değildir. Çeviriye konu olan metnin bazı deyim ve ifadelerinin hedef dilde bir karşılığı olmadığı için onları hedef dilde mümkün olan en yakın ifadelerle değiştirmeniz gerekebilir. Bir kelimenin kaynak dildeki bütün anlamlarını ve çağrışım dünyasını hedef dilde sadece bir kelimeyle karşılama imkânı bulamayabilir ve bunlardan sadece birini tercih edip onu aktarmak veya bütün anlamları aktarmak istediğinizde birden çok kelime kullanmak, hatta bazen bir kelimeyi karşılayabilmek için bir cümle kurmak zorunda kalabilirsiniz. Dolayısıyla çeviri faaliyeti bittiğinde kaynak metinde yer alan pek çok öge feda edilmiş, buna karşılık hedef metne kaynak metinde bulunmayan pek çok yeni öge katılmış ve hedef metinde korunan pek çok öge de kaynak dildeki işlevini kaybetmiş olur. Sonuçta çeviri hem kaynak metnin yapıbozumu (dekonstruksiyon) hem de hedef metnin yeniden inşası (rekonstruksiyon) süreçlerini içeren son derece karmaşık bir iş olduğu için, çeviriye karar veren kişi, bu gibi sonuçları göze almak zorundadır. O yüzden, "Her çevirmen haindir" denilmiştir.

Çeviri ile gerçekleştirilen faaliyet, kaynak metni sadece bir dilden başka bir dile aktarmaktan ibaret olmayıp, aynı zamanda onun bir kültürden başka bir kültüre, bir bağlamdan başka bir bağlama aktarılmasıdır. Bu itibarla, kaynak metnin ve hedef metnin ait oldukları dil, kültür ve bağlam arasındaki farklılıklarla doğru orantılı olarak birtakım çeviri zorluklarının ortaya çıkması kaçınılmazdır. Kaynak metnin dili ile hedef dil arasındaki sistemsel farklılıktan kaynaklanan çeviri zorluklarına örnek olarak kelime oyunu, deyim ve mecaz gibi retorik unsurları zikredilebilir. Yemek, giysi veya oyun isimleri gibi bir ülkeye veya bölgeye özgü terimler, bazı nesne isimleri, muayyen günler veya dönemler, yerel ölçü birimleri, kurum isimleri ve özel çağrışımları olan ifadeler ise kültürel farklılıkların yol açtığı çeviri zorluklarına örnek verilebilir. Çeviri bilimi ve çeviri kuramı çalışmaları, dile ve kültüre bağlı belli başlı çeviri zorluklarını önemli ölçüde sistematize etmiş ve bu zorlukların aşılmasıyla ilgili yerleşmiş gelenekler ve genel kabul gören çözümler geliştirmiş bulunmakladır. Kaynak metnin muhatap kitlesinin okuma bağlamı ile çeviri metnin okur kitlesinin içinde bulunduğu bağlam genellikle birbirinden farklılık arz ettiği için, bağlamsal referansların aktarılması ise ancak uyarlama veya açıklama gibi özel çözümler üretmeyi gerekli kılmaktadır. Görüldüğü gibi, sadece ana hatları ve kategorileriyle özetlemeye çalıştığımız çeviri zorlukları ve çözüm önerileri bile çeviri faaliyetini aynı zamanda bir yorum faaliyeti, dolayısıyla çevirmeni de yorumcu olarak görmeyi gerektiren unsurlardır. Bu nedenle, her çeviri son tahlilde bir yorumdur.

Çeviri faaliyeti kaynak metnin amacını hedef dilde gerçekleştirme gayesine veya iddiasına sahip olduğu takdirde ona karakterini kazandıran temel unsur, kaynak metnin türü ve ona biçilen işlevdir. Mesela betimleyici, açıklayıcı, bilgisel veya buyurucu işleve sahip olgusal metinlerin çevirisinde ana hedef içeriğin iletilmesidir. Bu tür metinlerin biçimsel unsurları çeviride ya hiç rol oynamaz ya da içeriğin aktarılmasına engel olma potansiyeline bağlı olarak olumsuz rol oynar. Örneğin, bir yasa metninin çevirisinde söz dizim, etimoloji ve semantik gibi filolojik unsurlara riayet ön planda olmak zorundadır. Buna bağlı olarak çevirmenin görevi de kaynak metinde kastedilen anlamları imkân ölçüsünde yanlış ve farklı anlamlara fırsat vermeyecek netlikte hedef dile aktarmak, yani kaynak metnin anlamını sadakatle hedef dilde inşa etmektir.  Bu yüzden, metnin biçimsel özelliklerini genellikle göz ardı etmek gerekebilecektir. Buna karşılık, mesela bir şiirin çevirisinde en belirleyici etken doğal olarak biçim ve estetik duyarlılıktır. Dolayısıyla çevirmenin öncelikli ödevi de çeviriye konu olan şiirin kaynak dilde yarattığı estetik tecrübeyi çeviri vasıtasıyla hedef dilde de mümkün kılmaktır. O zaman da içeriğin ihmal edilmesi ihtimali doğar. Ne var ki, ne şiiri içerikten soyutlayıp salt biçime indirgemek ne de düzyazıyı biçimden soyutlayıp salt içeriğe indirgemek mümkün olduğundan, çevirmene düşen sadece içerik ve biçim arasında öncelik belirlemekten ibaret kalacaktır." 

[1] Prof. Dr. Ömer Özsoy, "Yeniden Kur'an Çevirisi Sorunu", Kur'an Mealleri ve Metin Merkezci Yorum, s. 26-28, KURAMER, İstanbul, 2019

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder