Çeviri faaliyetinin nasıl bir şey olduğu konusunda okuduğum en açıklayıcı metinlerden birisi Prof Dr. Ömer Özsoy'a ait. Onun bir sempozyum nedeniyle sunduğu tebliğin giriş bölümündeki açıklamaları çeviri faaliyeti ve süreci konusunda oldukça önemli, isabetli ve "içeriden" değerlendirmeler gibi geldi bana. [1]
Ömer Özsoy, "Yeniden Kur'an Çevirisi Sorunu- Hangi Anlam?" başlıklı tebliğinin giriş bölümünde çeviri faaliyeti ile igili olarak şunları söylüyor (vurgular bana aittir):
"Herhangi bir metnin başka bir dile tercüme edilmesi, öncelikle söz konuşu metinle o metnin dilini bilmeyen potansiyel okurları arasında dil engelini ortadan kaldırmayı amaçlar. Bu nedenle, dilbilimciler çeviri faaliyetini birbirini anlamayan iki kişi arasında arabuluculuk yapmakla eşdeğer görmektedirler. Nitekim tercümanları diplomatik pasaportu olmayan arabulucular olarak da niteleyenler vardır.
Çeviri, bu arabuluculuk görevini çeviriye konu olan metni hedef okurun diline taşımak suretiyle gerçekleştirdiği için bu faaliyeti ev taşımaya, yani bir evin eşyalarını başka bir eve taşımak suretiyle yeni bir yaşam alanı oluşturmaya benzetebiliriz. Taşıma veya taşınma faaliyeti, eski evle yeni evin mimari özellikleri ve yapısal unsurları arasındaki benzerlik oranında kolay, farklılık oranında zor bir iştir. Eski evde gerekli ve yerli yerinde olan bazı eşyaları yeni
evde koyacak yer bulamayabilirsiniz veya tersine yeni evde, eski evden getirdiğiniz eşyalarla dolduramadığınız boş mekanlar kalabilir. Buna bağlı olarak, taşınma esnasında bazı eşyaları atmak veya yeni bazı eşyalar almak durumunda kalabilirsiniz. Yine taşınmada özensiz davranırsanız bazı eşyalara hasar verebilir, bazı mobilyaları sökerken veya birleştirirken hata yapabilirsiniz ve elinizde nereye ait olduğunu bilmediğiniz mobilya parçaları veya nerede kullanılması gerektiğini bilmediğiniz vidalar kalabilir. Sonuçta ne kadar uğraşsanız da taşınma sonrasında önceki düzeni yüzde yüz aynıyla kuramazsınız. Taşınmaya karar veren, bu gibi sonuçları göze almak zorundadır. Çeviride de durum farklı değildir. Çeviriye konu olan metnin bazı deyim ve ifadelerinin hedef dilde bir karşılığı olmadığı için onları hedef dilde mümkün olan en yakın ifadelerle değiştirmeniz gerekebilir. Bir kelimenin kaynak dildeki bütün anlamlarını ve çağrışım dünyasını hedef dilde sadece bir kelimeyle karşılama imkânı bulamayabilir ve bunlardan sadece birini tercih edip onu aktarmak veya bütün anlamları aktarmak istediğinizde birden çok kelime kullanmak, hatta bazen bir kelimeyi karşılayabilmek için bir cümle kurmak zorunda kalabilirsiniz. Dolayısıyla çeviri faaliyeti bittiğinde kaynak metinde yer alan pek çok öge feda edilmiş, buna karşılık hedef metne kaynak metinde bulunmayan pek çok yeni öge katılmış ve hedef metinde korunan pek çok öge de kaynak dildeki işlevini kaybetmiş olur. Sonuçta çeviri hem kaynak metnin yapıbozumu (dekonstruksiyon) hem de hedef metnin yeniden inşası (rekonstruksiyon) süreçlerini içeren son derece karmaşık bir iş olduğu için, çeviriye karar veren kişi, bu gibi sonuçları göze almak zorundadır. O yüzden, "Her çevirmen haindir" denilmiştir.[1] Prof. Dr. Ömer Özsoy, "Yeniden Kur'an Çevirisi Sorunu", Kur'an Mealleri ve Metin Merkezci Yorum, s. 26-28, KURAMER, İstanbul, 2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder